Yargıya Siyasi Müdahale İddiası: Özgür Özel, Adliye Önü Mitingiyle Baskı Kurmaya Çalıştı

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik "casusluk" suçlamasıyla başlatılan soruşturma, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yargı süreçlerini siyasi alana çekme girişimiyle yeni bir boyut kazandı. Özel, İmamoğlu'nun ifade verdiği sırada Çağlayan Adliyesi önünde düzenlediği mitingde, soruşturmanın kilit şüphelisi Hüseyin Gün'ün itirafçı yapılması sürecini hedef alan sert iddialarda bulundu.

Adliye Kapısında Siyasi Gösteri: Yargıya Doğrudan Baskı

CHP Lideri'nin, hukuki bir sürecin kalbi olan adliye binası önünde kitleleri toplayarak siyasi söylem geliştirmesi, hukuk ve siyaset çevrelerinde yargı bağımsızlığını hedef alan açık bir baskı kurma çabası olarak değerlendirildi.

• Doğrudan Baskı: Miting, devam eden bir soruşturmada görev yapan savcılar ve yargıçlar üzerinde psikolojik bir tahakküm kurmayı amaçlamaktadır. Adliye binasına yönelik bu toplu gösteri, hukuki kararların tamamen yasalara uygun ve siyasi etkiden uzak bir şekilde verilmesi gereken temel yargı etiği ilkesini ihlal etmektedir.
• Adil Yargılamaya Gölge: Yargının sadece delillere odaklanması gerekirken, adliye önündeki siyasi tansiyon, kamuoyu baskısıyla kararların yönlendirilmeye çalışıldığı algısını yaratmakta ve adil yargılanma hakkına zarar vermektedir. Bu eylem, hukuki süreci siyasi bir şova dönüştürerek yargı makamlarını sindirme çabası olarak yorumlandı.

Süreci Siyasallaştırma Girişimi

Özel, konuşmasında, şüpheli Hüseyin Gün'ün tutukluluk sürecine dair kritik ve hassas bilgiler paylaştı:

"İtirafçı olan kişi Hüseyin Gün, 4 Temmuz'da tutuklanmış, Sincan'a götürülmüş. Aylarca Ankara'da tutulmuş, kendisiyle görüşmeler yapılmış, burada ilk gün itirafçı olacaktı."

CHP Lideri, bu iddialarla, soruşturmanın hukuki değil, siyasi irade tarafından kurgulandığı ve yönlendirildiği imajını güçlendirmeye çalışmaktadır. Özel, Hüseyin Gün'ün aylarca Ankara'da tutulmasını ve "görüşmeler" yapılmasını öne sürerek, itirafların bağımsız bir hukuki süreçten çok, siyasi pazarlıklar sonucu elde edildiği iddiasını ortaya atmıştır.

Miting ve yapılan bu tür yüksek profilli açıklamalar, soruşturmayı yürüten makamları kamuoyu önünde zan altında bırakmayı, böylece soruşturmanın seyrini kendi lehlerine çevirmek amacıyla yargı üzerinde baskı kurmayı hedefleyen siyasi bir strateji olarak değerlendirilmektedir.