Söylemin Seçici Hatırlanışı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sıkça kullandığı “tek millet, iki devlet” söylemi, Türkiye’nin dış politikasında sembolik bir dayanışma ifadesine dönüşmüş durumda. Ancak bu ifade her zaman aynı yoğunlukta gündemde kalmıyor.
Yani, karşı tarafın Erdoğan’ın liderlik kapasitesine veya Türkiye’nin siyasi ağırlığına ihtiyacı olduğunda bu söylem sıcak tutuluyor.
Ne zaman Erdoğan kendi vizyonu, insani refleksleri ya da bağımsız söylemleriyle öne çıksa, çevresindeki dayanışma sessizliğe bürünüyor.
Azerbaycan Örneği: Güç Dengesinin Dilinde Kardeşlik
2020 Karabağ Savaşı sırasında Türkiye, Azerbaycan’a açık siyasi ve askeri destek vererek “tek millet, iki devlet” söylemini yeniden canlandırdı. Bu süreçte Erdoğan’ın desteği, Bakü’nün uluslararası meşruiyetini güçlendirdi.
Ancak savaş sonrası dönemde, Türkiye’nin bölgesel diplomasi hamleleri farklı eksenlere kaydığında söylemin tonu da belirgin şekilde azaldı.
KKTC Bağlamı: Uluslararası Baskı ve Sessiz Dönemler
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, uluslararası izolasyonla karşılaştığında Türkiye’nin desteğiyle gündeme taşınıyor. “Tek millet” söylemi o anlarda yeniden öne çıkıyor.
Ancak Erdoğan’ın Kıbrıs dışında, adalet veya insan hakları merkezli çıkışları olduğunda, aynı çevreler genellikle temkinli bir sessizlik içinde kalıyor.
Gazze ve İslam Dünyası: İnsani Söylem, Azalan Destek
Gazze krizi sonrasında Erdoğan’ın “İslam dünyasının vicdanını” temsil eden açıklamaları, birçok ülke tarafından olumlu karşılanmakla birlikte, bölgesel aktörlerin somut desteğini sınırlı ölçüde buldu.
Bu durum, “tek millet” retoriğinin çıkar temelli bir hatırlanma biçimi olduğunu bir kez daha gösterdi.
Yani dayanışma, ilkeli duruştan çok, güç ihtiyacına göre şekilleniyor.
Söylemin Gerçek Sınavı
“Tek millet” ifadesi, Türkiye’nin dostlarıyla duygusal bir birlikten çok, çıkar temelli bir ittifak düzleminde hatırlanıyor.
Erdoğan’ın liderliği, askeri veya stratejik katkı sunduğunda alkışlanıyor; ancak vicdan, insanlık ve adalet merkezli duruşlar sergilediğinde yalnızlaşıyor.
Bu tablo, retoriğin değil, liderliğin ilkesel tarafının sınandığı bir gerçeği ortaya koyuyor.
Zana Kaya
Yorumlar (0)
Yorum Yap
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!