Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gazze’de sağlanan ateşkesin sahadaki uygulanmasını takip edecek görev gücünde Türkiye’nin de yer alacağını duyurdu
Erdoğan, Türkiye’nin bu süreçte hem diplomatik hem insani sorumluluk üstleneceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Ekim 2025’te Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde 2025-2026 akademik yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, Gazze’de imzalanan ateşkes anlaşmasının uygulama sürecine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Borsa Gundem
Erdoğan, “Gazze için oluşturulacak görev gücünde biz de yer alacağız. Anlaşmanın mutabık kalınan maddelerinin harfiyen uygulanmasını titizlikle takip edeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin, Gazze’nin yeniden inşasında da aktif rol üstleneceğini belirten Erdoğan, “İnsani yardımların ulaştırılması ve barışın kalıcı hale gelmesi için tüm imkânlarımızı seferber edeceğiz.” dedi.
Cumhurbaşkanı ayrıca, Türkiye’nin bu görev gücü içinde yalnızca insani değil, diplomatik bir denge unsuru olarak da yer alacağını vurguladı.
Bu açıklama, Ankara’nın Filistin meselesindeki tarihî rolünü pekiştirirken, aynı zamanda uluslararası aktörlere “barış sürecinde aktif ortak” mesajı olarak yorumlandı.
Diplomatik ve Stratejik Anlamı
Erdoğan’ın bu açıklaması, Türkiye’nin dış politikasında “bölgesel barış mimarisi” vizyonuna yeniden ağırlık verdiğini gösteriyor.
Görev gücüne katılım, Türkiye’nin sadece gözlemci değil, sahada etkin rol oynayan bir arabulucu kimliğini de güçlendirebilir.
Ancak bu süreçte, görev gücünün yetki alanı, tarafların kabulü ve sahadaki güvenlik koşulları gibi konular belirleyici olacak.
Bazı analistler, Türkiye’nin bu adımını “Gazze’nin geleceğinde söz sahibi olma” stratejisinin doğal devamı olarak değerlendiriyor.
Ankara’nın son dönemde hem Arap ülkeleriyle normalleşme adımları hem de Batı ile diyalog trafiği, bu diplomatik hamlenin zeminini güçlendiriyor.
Türkiye’nin Aktif Diplomasi Hamlesi
Türkiye’nin Gazze görev gücünde yer alacağını açıklaması, sadece insani bir dayanışma mesajı değil — aynı zamanda yeni diplomasi vizyonunun pratiğe dönüşü anlamına geliyor.
Ankara artık krizlere tepki veren değil, kriz yönetimine doğrudan dahil olan bir aktör olarak konumlanıyor.
Bu tutum, Türkiye’nin hem İslam dünyasında hem Batı başkentlerinde “denge kurucu ülke” algısını güçlendiriyor.
Ancak bu rol, aynı zamanda büyük bir diplomatik sorumluluk da getiriyor:
Görev gücünün sahadaki etkinliği, uluslararası kabul düzeyi ve tarafsızlık algısı, Türkiye’nin bu yeni pozisyonunun sürdürülebilirliğini belirleyecek.
Kaynak: Euronews
Yorumlar (0)
Yorum Yap
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!